ONLINE OLANLARIN SOHBET YERİ
-
@ofmsüperstar kolay gelsin
-
@f-s-m-0-13 Osmanlı padişahları içerisinde en sevdiğim isim kendisidir. Yalnızca fetih sebebiyle değil. O fetih er ya da geç mutlaka gerçekleşecekti ancak kendisi çok daha büyük bir sultandır. Bilgisi, bilime olan düşkünlüğü, çağının çok ilerisinde olan vizyonu, herşeyiyle bambaşka biridir. Ömrü vefa etmiş olsaydı Avrupa Rönesans devrimini belki de Fatih döneminde Osmanlı buyruğu altında yaşayacaktı. O yüzden kendisinden ara ara Müslüman geleneklerine aykırı yaşadığına dair bahis geçer ancak kendisi bir Müslümana yakışacak şekilde yalnızca kılıçla cihad etmemiş ayrıca büyük bir bilim çağını da yaşatmıştır. Napoli'yi ele geçirmek üzereyken yaşamını yitirmiş ve donanma İtalya kıyılarından geri dönmüştür. Ondan sonra gelenler elbette ki büyük isimlerdi ancak Fatih'in vizyonuna sahip olabilselerdi gerçekten de şu an bambaşka bir tarih yazılmış olabilirdi.
-Her bir karar farklı bir kader kapısı açar. Kadere iman edelim ancak aklı ihmal etmeyelim.
-Geçmişten bahsederken astık, kestik, fethettik. her yer bizimdi, ihtişamlı zamanlardı, o zamanlar geri gelecek ah ah diye düşünmeyelim. Moğollar da asıp kesip tüm dünyaya çok kısa bir süreliğine hakim oldular. Bütün Avrupa ve Asya kıtasını fethettiler. Dünyayı yüzyıllarca yıl geri götürdüler. Osmanlı dahi önceleri fetihleri İslam adına yaparken sonraları toprak adına yapmaya başladı. Demem o ki eğer Fatih'in ceddinden olduğumuz için gurur duyuyorsak bunu Bizans'ı yıktı İstanbul'u aldı dört bir yana korku saldı diye düşünerek gururlanmayın. Fatih hayatta olsaydı söyleyeceği sözler şunlar olurdu:
İlimden öte cihad olmaz. -
@saidkayaa Allah Razı Olsun Kardeşim Teşekkürler.
-
@kaiser-brian-clough ağzına sağlık hakan hocam uzun ve güzel bir yazı olmuş
Senin gibi donanımlı birinden yorum bekliyordum zaten
Teşekkür ederim -
“Osmanlı deyince ben 'edep' diyorum. Niye fetihler ve savaşlar üzerine konuşuyoruz. Bir şehrin etrafı hep surlarla korunuyor. Bazen üç surla çevrildiğini görüyoruz. En dış taraftakini alınca iç kale de düşüyor. Bu dış sur da edep suru. Osmanlı’nın kuruluşunda edep var. Osman Gazi Kur’an’a gösterdiği hürmet dolayısıyla, ayağını uzatıp yatamamış, 622 yıllık bir medeniyet böyle bir edepten ortaya çıkmıştır. Ve bu medeniyetin dünyada eşi ve misali yok. Osmanlının bize verdiği en önemli değer edeptir. Milletimizin bu gün en fazla saldırıya maruz kaldığı husus edep, aile ve ahlaki değerlerimizdir. Bizi buradan vurmaya çalışıyorlar. Bu dış suru çok iyi muhafaza etmemiz gerekir”
“Allah rızasını, ilahi kelimetullahı, O’nun ismini ve davasını yüceltmeyi gaye edinmişler. Âleme nizam vermek için çalışmışlar. Kanuni Sultan Süleyman Viyana’ya toprak edinmek maksadıyla mı gidiyor? Ecdadın toprağa değil ama o topraklarda yaşayanların Osmanlı’nın getireceği adalet, muhabbet ve zarafete ihtiyacı var. Bütün dert ve çaba bundan ibaret...”
“Türkler su gibidir. Su yerinde durursa kokar, akması lazım. Türkler de su gibi yerinde duramaz. Bizim milletimizde tarih boyunca dünyanın dört bir yanına aktı. Allah’ın adını duyurdu. Bunun sebebi üzerine konuşanlar bazen toprak diyor, bazen ganimet ve kahramanlık diyor. Osman Gazi’nin oğullarına 7 beyitlik nasihatini okursak bu amacı anlarız. Osman Gazi oğullarına orada 'Bizim bütün işimiz, maksadımız dini Hûda’dır' diyor. Gaye de O’nun adını duyurmaktır.”
OSMAN GAZİ'NİN OĞLU ORHAN GAZİ'YE VASİYETİ
.
"Ey oğul! Her işten önce din işlerine dikkat et. Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir. Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helala-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme!.. Zira yaratandan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz. Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz. Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan'ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer'i şerifin dışına çıkmazdı. Zulümden, bid'atten sakın. Zulme ve bid'ate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar.Daima cihad ile devletini genişletmeye çalış. Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin secaatine; reislerin ve kumandanların bilgi, tedbir ve malumatına ağırlık ve noksanlık gelir. Böyle sefer işlerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir, bu yüzden de bir çok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür. Beytü'l-mali koru! Devletin servetini çoğaltmaya çalış!.. Şer'i şerifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarından ve gerekli olanlardan başka lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçın. Askerinle, malınla gururlanma. Zira onlar Allah yolunda cihad için milletin işlerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasıtadırlar.
Sadakatle Allah rızası için çalışan devlet erkanını koru!.. Vefatlarından sonra böyle kimselerin çoluk-çocuğuna bak, ihtiyaçlarını karşıla.!..Halkından hiç kimsenin malına tecavüz etme!.. Hak edenlere yardım ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakınlarını sıkıntıdan kurtar. Askeri erkanı iyi koru!.. Alimler, fazıllar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür. Bunlara iltifat ve ikramda bulun. Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur, dirlikler ver ve ihsan eyle!.. Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab-ı maarif çoğalsın, siyaset ve din işleri nizam bulsun!..
Benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip haketmediğim halde bunca inayet-i celile-i Rabbaniye'ye mazhar oldum. Sen de benim yolumdan git ve bu Din-i Muhammedi'yi ve ashabını, başka sana tabi olanları koru. Allah'ın (c.c) hakkını ve kulların hukukunu gözet!.. Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma. Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüs de Allah'ın yardımına güven. Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru!.. Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma!.. Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan".
Kısaca Osmanlı bu ilkeler üzerine kurulmuş, fethettiği hiç bir topraklarda sömürge yapmamış, kültür ve miraslarını yok etmemiş, kütüphanelerini yakmamış, halklarına zulmetmemiş, dinlerine karışmamış aksine dinlerini yaşamalarını için tüm imkanları seferber etmiştir. Ki bu nedenlerledir ki zaten yüzyıllarca ve asırlarca ayakta durmuştur.
Her insanın, her canlının bi ömrü olduğu gibi her devletinde hakimiyet anlamında bi ömrü vardır. Eğer bu ömrü adalet üzerine kurarsa bi devlet Osmanlı gibi dünya hakimiyetinde ömrü uzun olur. Eğer ki sömürü ve zulüm üzerine kurar ise de dünya hakimiyeti olsa dahi bu ömür kısa sürer.
Elbette ki her insanın hata yapmaya müsait olduğu gibi Osmanlı Padişahları içerisinde de hata yapanlar olmuştur, lakin doğruları hatalarından çok çok fazladır ki dünyaya hakimiyetleri asırlarca sürmüştür.
Türkler, tarihte çok sayıda devlet kurmuşlardır. Söz konusu bu devletlerin çoğu, yaşadığı dönemlerin büyük devletleri olmuşlardır. Bu devletlerin sayısı, mevcut bazı tarihi kaynaklara göre 113 ila 180 arasında değişmektedir. Kuşkusuz tarih sahnesinde yaşamış olan Türk devletleri sadece bu kadar değildir. Araştırmalar devam ettikçe, bu sayının artacağı ve bu devletler hakkındaki tarihi coğrafya bilgilerinin daha kesinlik kazanacağı beklenmektedir.
Tarih boyunca kurulmuş 180 kadar Türk devleti kurulmuş olmasına rağmen, hepsinin dünya hâkimiyetinde etkili olduğu söylemek mümkün değildir. Dünya hakimiyetini sağlamış olan Türk devletlerinin sayısı 16’dır ve bunlara Büyük Türk Devletleri de denir. Bu devletlerin hakimiyet sahaları ise şöyledir;
- Hun Devleti: İlk büyük Türk devletidir. M.Ö. 250’den M.S. 216’ya kadar hüküm sürmüştür. Türklük dünyasının öncüleri olarak bilinir. Mete Han döneminde devletin sınırları Japon Denizi’nden Hazar Denizi’ne kadar geniş bir bölgeyi kapsar. Coğrafi mekan olarak dünya hakimiyeti için, zamanına göre yeterlidir. Özellikle Asya kıtasında en büyük güç olmuştur.
- Batı Hun İmparatorluğu: Büyük Hun İmparatorluğunun ikiye bölünmesiyle, Batı Türkistan’da Coçi Han tarafından kurulan devlet. Coğrafi mekan olarak sınırları Batı Türkistan’ı içine alır. Zaman ve coğrafi mekan çerçevesinde, en büyük bölgesel güç olmuştur.
- Avrupa Hunları (Batı Hunları):S. 434’de Atilla’nın başa geçmesiyle Avrupa Hunları, büyük bir devlet haline geldiler. Atilla’nın oğulları devleti iyi yönetemeyince, büyük devlet 469’da çökmüştür. Hakim olduğu yıllarda, Avrupa kıtasında en büyük güç olmuştur.
- Akhunlar: Tabgaç Devleti’nin çağdaşıdır akaçlama alanı içinde 350 yılında kurulmuş ve gelişme göstermiş bir Türk devletidir. Coğrafi sınırları; Horasan, Afganistan ve İran topraklarına kadar uzanır. 557’de Akhunlar tarihe karıştı. Hüküm sürdüğü yıl bakımından kısa olmasına rağmen, hakimiyetleri sırasında, Asya’da büyük bir güç olmuşlardır.
- Göktürk Devleti: 552’lerde kurulan ve adında ilk defa Türk geçen bir devlettir. 744’de Uygurlar tarafından yıkılmıştır. Coğrafi mekan olarak Orta Asya’yı içine alır. Zamanına göre, Asya’da en büyük hakim güç olmuştur.
- Uygur Hakanlığı: Büyük Hunların torunları olan Uygurlar, çok sayıda devlet kurmuşlardır. Uygur Hakanlığı bunlardan birisidir. 744-840 yılları arasında hüküm sürmüştür. Selenga, Orhun ve Tola ırmakları havzalarından Baykal gölünün güneyindeki bozkırlara kadar uzanan geniş sahada yaşamışlardır. 100 yıla yakın bir süre içinde, Asya kıtasında, bölgesel güç olmuşlardır. Daha sonra iki ayrı Uygur devleti daha kurulmuştur, bunlar Kansu Uygurları ve Turfan Uygurları’dır.
- Avar Devleti: Macaristan’da büyük bir devlet kuran Avarlar, zaman zaman İstanbul’u kuşattılar. 630’dan sonra zayıflamaya başladılar. 9. yüzyılda da parçalandılar. Zamanına göre, Avrupa kıtasında bölgesel güç oluşturdular.
- Hazar Devleti: yüzyıldan itibaren iyice güçlenen ve bütün Doğu Avrupa’yı eline geçiren Hazarlar, 3 yüzyıl hüküm sürdüler. Zaman ve mekan çerçevesinde, bölgesel hâkim güç oluşturdular.
- Karahanlılar: yüzyılın ortalarında Orta Asya’da kurulan ilk Müslüman Türk devletidir (840-1212).
- Gazneliler: Karahanlılarla çağdaştır. İlk Müslüman Türk devletlerindendir. Sınırları Afganistan ve Hindistan’ı içine alır. Karahanlılar ile birlikte Asya kıtasında, bölgesel bir güç oldular.
- Büyük Selçuklu Devleti: Ön Asya’da kurulan ilk ve en büyük Müslüman Türk devletlerinden biridir. 1040-1157 yılları arasında hüküm sürmüştür. Güneybatı Asya’nın tamamına yakınına hakim olan Büyük Selçuklu Devleti, zamanın en büyük bölgesel gücüdür.
- Hârezmşahlar Devleti: Büyük Selçuklu Devleti ile çağdaş, Aral gölünün güneyinde 10971231 yılları arasında yaşamışlardır. Orta Asya’da bölgesel hakim güç olmuşlardır.
- Timurlar Devleti: 1370-1507 yılları arasında, Adalar Denizi (Ege) kıyılarından Orta Asya’ya ve Hint Okyanusu’na kadar uzanan geniş topraklar üzerinde hüküm sürmüş büyük bir Türk devletidir. Hakim olduğu topraklar, zamanına göre incelendiğinde, en büyük bölgesel güç olduğu anlaşılır.
- Bâbur Devleti: 1526-1858 yılları arasında Hindistan’da hüküm sürmüştür. Hakim olduğu tarihlerde, Asya’da büyük bir güç oluşturmuş ve kıtasal hakimiyeti sağlamıştır.
- Altınordu Hanlığı: 1227-1502 yılları arasında, Karadeniz ile Hazar denizi arasında yaşamış bir Türk devletidir. Yaklaşık üç asır Asya’da kıtasal hakim güç olmuştur.
- Yüce Osmanlı Devleti: 1299’da Söğüt civarında kurulmuş ve 1922 yılına kadar devam etmiş ve üç kıtada at sürmüş cihan devletidir. Bu cihan devleti, geçmişten gelen Türk devlet geleneğinin kemâle ermiş biçimini dünya sahnesinde, 600 yıl sergilemiştir. 1606 tarihinde imzalanan Zitvatorok Antlaşması ile yüce devlet, toprak bakımından en geniş noktasına ulaşmıştır. Bu tarihlerde, Osmanlı Devleti’nin sınırları; Anadolu, Kafkasya, Kırım, Güney Ukrayna, bugünkü Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan, Yunanistan, Macaristan, Suriye, Ürdün, Lübnan, İsrail, Irak, Suudi Arabistan, Yemen, Mısır, Tunus, Libya, Cezayir ve Akdeniz adalarını içine almaktaydı. Yüce Osmanlı Devleti, Dünya tarihinde, zaman ve mekan çerçevesinde ele alındığında, Dünya hakimiyetini sağlamış bir devlettir. Osmanlılar, süre bakımından en uzun (600 yıl), coğrafi mekan olarak en geniş (etki alanı 24 milyon km2, söz sahibi olduğu alan bütün dünya) hakimiyeti kurmuşlardır.
Osmanlı ise bir çok sebeplerden dolayı harici ve dahili düşmanların da etkisiyle ömrü sona ermek üzereyken devleti ve milleti ayakta tutmak için yine Osmanlı vatandaşı ve Osmanlı subayı ve sonraki yıllarda paşa olup Türkiye Cumhuriyeti'nin atası olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk tüm sorumluluğu üzerine alarak harici ve dahili düşmanların ülke topraklarını daha fazla bölüp parçalamalarına izin vermeyerek yeni bir devlet inşa edip Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak Türk Devletlerinin geleneğini sürdürmüştür.Yani kısaca Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türklerin kolonoleştirilmek istenmesine, sömürgeleştirilmek istenmesine, zulme uğrayıp zulüm altında yaşamalarına müsaade etmemiştir.
Tarihimizi doğru bilmek önemlidir, doğru bilip doğru aktarmak da önemlidir. Tarihimizi unutur, yanlış bilip yanlış anlatırsak dahili ve harici düşmanların emellerine izin vermiş olur geleceğimizi tehlikeye atmış oluruz.
Rabbim bu Millet için canını kanını esirgemeden ortaya koyan tüm geçmişlerimizin, tüm ceddimizin ruhlarını şad eylesin, mekanları Cennet olsun. Ve Rabbim Türkiye Cumhuriyeti devletimizi dahili ve harici düşmanların bölüp parçalamasına izin vermesin, birlik ve bütünlüğümüzü korusun.
-
@saidkayaa Merhaba Said kardeşim, dualarında bizleri de unutma Bu arada sınavlarında başarılar dilerim
-
Biz toprakları değil gönülleri feth etmeye gidiyoruz.(Fatih Sultan Mehmed Hân)
-
@f-s-m-0-13 Aman Arda hocam ne demek estağfirullah. Arada fikir beyan edecek yerler buldukça beyinden süzülüyor yazıya dökülüyor
-
Cümleten Hayırlı Akşamlar Ben Geldim Mesai Bitti Artık Biraz Dinlenelim.
-
@sistematikci ne demek abi duamdasın sağolasın abi
-
@saidkayaa Eyvallah kardeşim seviliyorsun
-
Cümleten hayırlı akşamlar dostlar
-
Cümleten hayırlı akşamlar abilerim kardeşlerim
-
@saidkayaa nasılsın kardeşim iyimisin
-
@manhay hayırlı akşamlar kardeşim hoşgeldin
@saidkayaa çok şükür kardeşim bu günümüze hamd olsun -
@f-s-m-0-13 hosbulduk abi nasilsin
-
@saidkayaa çok sağol kardeşim Allah hepimizin yardımcısı olsun
-
@f-s-m-0-13 gece bir bakima iyi abi ya ben geceyi daha cok seviyorum